Dr.ALPER AKÇAM

Tarih: 20.11.2025 11:40

ÇOCUK HAKLARI MI?

Facebook Twitter Linked-in

 

Kimin haberi var çocuk haklarından? Kaç çocuk kendilerine ayrılmış bir günün varlığından haberdar?

“İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Meclisi”nin açıklamasına göre, ülkemizde yalnızca 2025 yılının ilk ayında iş kazalarında 5 çocuk yaşamını yitirmiş. Çocuklar gözü doymaz kapitalist sistem tarafından düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Çocuklar yataklarına aç giriyor. Sığınmacı çocukları sokak başlarında el açtırılıp dilendiriliyor. Çocuklar uyuşturucu satıcılarının kurbanı, çocuklar dünyanın en tepesindeki zenginlerin ve egemenlerin haz nesnesi olarak kullanılıyor. Dünyanın birçok bölgesinde çıkar çatışmalarının, kışkırttığı, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesine dayalı savaşlarda on binlerce çocuk yaşamını yitiriyor. Alın, burnumuzun dibindeki Gazze’de ABD emperyalizmi ve ortaklarının desteklediği İsrail vahşetinin Gazze’de, Filistin’de çocuklarının başına getirdiklerine bir bakın!

20 Kasım günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1954 yılından bu yana Evrensel Çocuk Hakları Günü olarak duyurulmuş, 1989 yılında “Çocuk Hakları Sözleşmesi” olarak üye ülkelere kabul ettirilmiş. Çocuk hakları, yasal veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır.

Dünyada hiçbir şey gökten zembille inmiyor. Az buçuk demokrasinin geçerli olduğu, devlet örgütünün farklı sınıflar arasında eşit işlermiş gibi göründüğü dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de kadın haklarından çocuk haklarına, eşit yurttaşlık haklarına kadar birçok insanlık hakkı yüzlerce yıl sürmüş sınıf savaşlarının ve çok kahırlı mücadelelerin ürünüdür. Gelişmiş ülkeler Feodalite ve Hıristiyan Orta Çağı’na karşı Rönesansla başlayıp Reform hareketleri, köylü ayaklanmalarıyla süren 1789 Burjuva Devrimi’nin “Eşitlik Kardeşlik Hürriyet!” parolasıyla taçlanan, 18. ve 19. yüzyıl boyunca Paris Komünü’nden büyük sınıfsal kalkışmalara, Proletkult örgütü Moskova şubesinin bir Çocuk Hakları Bildirgesi ürettiği Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi’ne,  dünyayı sarsan toplumsal olaylarla, adına modernite denen, mükemmeliyeti vaadedilmiş öte dünya yerine bu dünyada sağlamaya çalışan bir toplumsal düzen ile işliyor. Modern çağla birlikte dinsel yaşam günlük yaşamın egemeni olmaktan çıktı “Laiklik” ilkesi ile herkes inancında özgür kalırken inanç istismarcılığı da en aza indirgenmiş oldu.

Ne yazık ki aynı gelişmiş Batı, İslam inancını kullanarak en az iki yüzyıldır Orta Doğu, Yakın-Uzak Asya ve Kuzey Afrika’da kendi kurguladığı kültürel kampanyalar ve işbirlikçi cemaat-tarikat örgütlenmeleriyle kendisine ortaklık eden kimi politikacıları ve hatta terör örgütlerini siyaset sahnesinin en etkin elemanları kılmayı, bu yolla kendilerine karşı bir direnişi ve karşı çıkışı en aza indirgemeyi başardı…

Dünyada gelişmiş Batı’nın kapitalizm-emperyalizm denen egemen sistemine karşı yeryüzünün ilk büyük ve kutsal kavgasını vermiş Türkiye’de de, Batı’nın yüzlerce yıllık sınıflar savaşının sağladığı kimi insan haklarını ve dinin doğrudan egemen olmadığı yaşam biçimini yönetim anlayışında önde tutmaya ve Anadolu-Urumeli coğrafyasına taşımaya çalışan Cumhuriyet kurucu düşüncesi, 1961 Anayasası’nın da katkısıyla, halkına siyasal, ekonomik örgütlenme haklarını sağladı. Bazıları, yüz yılı akın bir süredir olup gelen bu süreci “Devrim-Karşı Devrim” çatışması olarak tanımladılar…

Bugün, Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Günü olarak tanıdığı 20 Kasım tarihinde, bütün bunları bir kez daha düşünmek, kendi geleceğimiz için bir seçim yapmak, bu seçim doğrultusunda da toplumsal bir talep olarak haykırmak, kadın haklarından çocuk haklarına, özgürlükten gerçek adalete toplumsal bir yaşam biçimi olarak kendi varlığımızla, örgütlülüğümüzle garantiye almak zorundayız.

Son yıllarda artan doğa sömürüsü, kitleleri kapsayan geçim zorluğu ve siyaset alanında yaşanan kimi olaylar toplumsal bir uyanışın da tetikleyicisi oldu. İnsanlar başlarını kaldırmaya, seslerini yükseltmeye başladılar.

Yeter! Çocuklar iş kazalarında ölmesin artık… Çocuklar yataklarına aç karnına girmesin. Çocuklar birer sömürü, birer haz nesnesi olarak kullanılmasın!

Çocuklar Köy Enstitüleri örneğinde olduğu gibi, katılımcı, öğrencinin etkin bir özne sayıldığı bir eğitim ve üretim sürecinde söz hakkı verilip, korunup kollanarak toplumun geleceğinde söz sahibi olabilecek özgür bireyler olarak yetiştirilmelidir.

Selam olsun çocuğu insanlığın en büyük parçası sayanlara; selam olsun çocuklara “Ulusal Egemenlik Bayramı” armağan edenlere…

Yaşasın çocuk hakları…

Yaşasın, gerçek adalet, özgürlük, demokrasi, laiklik…

Gününüz aydın olsun.

 

20 Kasım 2025, Alper Akçam

 20 KASIM.jpg

 


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —