Tarih: 04.07.2025 10:53

Alibeyoğlu kaleme aldı: "Hasta Şehir Kars"

Facebook Twitter Linked-in

Kars, Kafkasya’ya açılan kapımız, bir zamanlar ticaret yollarının göz bebeği, muazzam bir taş mimarisiyle “küçük St. Petersburg” diye anılacak kadar ihtişamlı bir kentti. Bugün ise o anıtsal sokaklar, yıkılmış taş binaların gölgesinde kahredici bir suskunluk taşıyor. Sanki şehrin her köşesinde “Biz hâlâ buradayız!” diye haykıran bir tarih var ama sesini duyacak kulağı, ona nefes olacak iradeyi bulamıyor.

“Ruslar inşa etti, biz çürüttük” sözü artık basit bir espri değil, acı bir tespit. 19. yüzyılın sonunda yapılan yaklaşık 2 bin taş yapıdan geriye 300 civarı tescilli bina kalabildi; onların da önemli bir kısmı kaderine terk edilmiş durumda. Kentin kimliğini oluşturan 60 kilise ya yıkıldı ya da hoyrat restorasyonlarla tanınmaz hâle geldi. Tarihî hafızamız, “izleri silelim” diyerek yok edilen bu yapılarla birlikte söküldü, atıldı.

Yıllardır süren batıya göç, bir şehrin damarlarındaki kanı çekip aldı. Son resmî sayımlara göre Kars’ın nüfusu 250 bin dolayında; oysa 1990’larda 400 bin sınırına yaklaşıyordu. Göç eden sadece insan değil, aynı zamanda eğitimli kadrolar, girişimci ruhlar ve gelecek umudu oldu. Kalanlar ise işsizliğe, yetersiz sağlık hizmetlerine ve ağır kış koşullarına rağmen tutunmaya çalışıyor.

Ani Harabeleri’ne hayranlıkla gelen turist, kent merkezinde astronomik kaz fiyatlarıyla karşılaşınca ya da taksicilere “turist tarifesi” ödeyince buruk bir anıyla dönüyor. Seyahat acentelerinin Doğu Ekspresi biletlerini aylar öncesinden kapatıp dört-beş katına “paket tur” diye satması da cabası. Kars, “gezilecek yer” olarak liste başı; ama deneyimi “bir daha gelmem” dedirtecek kadar çetin. Turizm potansiyeli mum gibi yandı, sönmek üzere.

Şehrin belki de en acı yarası sağlık. Branş doktoru bulmak zor; kalp krizi, travma gibi kritik vakalar Erzurum yollarında ambulans sirenleriyle zamanla yarışıyor. Kar fırtınası, buz, ağır kış şartları derken yollarda hayatlar sönüyor. Bir bölge hastanesi tabelası yetmiyor; içeride nitelikli uzman yoksa o bina sadece beton.

Ana caddeler yamalı bohça; ara sokaklar ise kışın buz tuzaklarına, yazın toz deryasına dönüyor. Kazımpaşa Caddesi’nde beş dakika ikinci sıraya park etmek cesaret ister; dubalar, yetersiz otoparklar, gelişigüzel minibüs durakları trafikte kör düğüm yaratıyor. Altındaki kapalı terminal kullanılmayan şehir içi otogar ise kent planlama faciasının anıtı gibi.

Protokol ziyaretleri, dernek açılışları, şehit aileleri fotoğraf seansları… Hepsi elbette anlamlı; fakat somut icraat görülmeyince halkın dilinde tek bir cümle dolaşıyor: “Lafla peynir gemisi yürümez.” Bu kent hasta ve artık palyatif pansumanlarla iyileşmeyecek.

Çözüm Yolu: Göçü Durdur, Değeri Yaşat, Hizmeti Yerelleştir

Koruma–Restorasyon Eylem Planı: 300 tescilli taş yapının rölöve ve statik raporları acilen güncellenmeli; özel sektörle ortak fon kurulup cüzî kredi/hibe destekleriyle restorasyon seferberliği başlatılmalı.

Şeffaf Turizm Politikası: Belediye, esnaf ve meslek odaları otel yeme içme fiyatlarına dair rehber tarife hazırlayıp denetlesin; taksi ve kaz menüsü sürpriz olmasın.

Doğu Ekspresi’ne Kota: Tur şirketlerinin toplu bilet alımına sınır getirilmeli, bilet satışlarında yüzde 70 yerel ve bireysel yolcu kotası uygulanmalı.

Sağlıkta Bölge Üsleri: Erzurum sevklerini azaltmak için kalp damar, travma ve yoğun bakım alanlarında tam donanımlı bölge hastanesi statüsü kazanılmalı.

Akıllı Ulaşım ve Otopark: Kapalı terminal binası, modern minibüs garajı ve çok katlı otopark olarak yeniden işlevlendirilmeli; akıllı trafik sensörleriyle cadde yükü dağıtılmalı.

Kış Turizmi Teşviki: Sarıkamış’ta kayak, Çıldır Gölü’nde kızak ve buz festivalleri, Kafkas Üniversitesi himayesinde gastronomi atölyeleriyle “kar esareti” değil, kar zenginliği vurgulanmalı.

Son Söz
Kars, merhamet bekleyen yaşlı bir çınar gibi. Eğer kuruyan dallarına zamanında su verilmezse, köküne kibrit suyu dökülmüş olacak. Yetkililere, yatırımcılara ve en önemlisi Karslılara düşen görev nettir: Bu kenti öldürmeyin. Tarihin, taşın ve insanın hakkını verin; göçü tersine çevirin. Her soğuk kış günü, bu topraklarda hâlâ sıcak bir umut yeşerme ihtimali taşıyor. Yeter ki yönetenler kuru laf kalabalığından çıkıp, somut adımların cesaretini göstersin.
Hasan OTHAN KARS / Serhat Birikim




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —